Aylar: Nisan 2013

Çocuklarda inatçılık

İnatçılık, çocuğun gelişiminin bazı dönemlerinde ortaya çıkan bir özelliktir. Kişinin belli ve kabul edilen bir neden olmadan bir olayda ya da harekette ısrar etmesine inat denir. Çocuk, kendi varlığının farkına vardığı dönemlerde, bunu çevresine kabul ettirmek için çevreden gelen uyaranlara karşı direnir. Bu dönem yaklaşık 18 aylıktan başlayıp 4 yaşına kadar devam eder. Bu yaşlarda görülen inatçılık normal gelişim özelliği olarak kabul edilir. Çocukla ilgilenen yetişkinlerin de çocuğun gösterdiği inat davranışına inatla karşılık verip, çocuğun direnme gücünü kırmaya çalışmaları yanlıştır. İnat gösteren çocuğun inat sebebi ya istediğini yaptırmak ya da istemediği bir şeyi yapmamak istemesi ya da aile bireylerinin anne ve babaların kendilerine daha fazla ilgi göstermelerini istemeleri ben de buradayım demeleridir.

Anne ve baba inat yapan çocuğa direnmemesi ve onu kendi haline bırakmaları gerekmektedir onların çocuğun yaptığı inadı takmamaları ve önemsememeleri çocuğun bu hareketini pekiştirmemekte ve bunu bir daha yapmasını engellemektedir. ama bu harekete tepki gösterilip çocuğu önemsediğiniz hissettirilirse çocuk hemen şımaracak ve bu hareketini fırsat buldukça tekrar edecektir. İnatçı çocuk, saldırganlığını pasif direniş yoluyla ortaya koymuş çocuktur. İnatçı sıçrayarak giderse inatçı bir kişilik ortaya çıkar. Bazen de özellikle çalışan annelerin çocukları annelerinden ayrılmamak için ya da akşam eve geldiklerinde onların dikkatini çekmek için inatçılık yaparlar çocuğun genel tutumu olumsuz, gergin anne –çocuk ilişkisinin bir sonucudur.

O-2 yaş döneminde annenin tuvalet eğitimi ya da beslenme konusundaki ısrarcı davranışları çocuğu pasif direnmeye götürür. Anneyle çocuk arasındaki bu savaş giderek başka alanlara da sıçrayarak giderse inatçı bir kişilik ortaya çıkar. Bazen de özellikle çalışan annelerin çocukları annelerinden ayrılmamak için ya da akşam eve geldiklerinde onların dikkatini çekmek için inatçılık yaparlar. Anne ve babanın yine burada da sabır göstermesi gerekmektedir.

Çocuk gelişiminde sütün önemi

İnsan hayatında hem bir besin olarak hem de bir hammadde olarak önemli bir yer tutmaktadır. Bebekliğinde anne sütünü içerek süt macerasına başlayan çocuğa anne sütünün kesilmesinden sonra inek sütü içirilmesi gelişim çağındaki çocuk için son derece önemlidir gelişim çağında bulunan ve sürekli hareket halindeki çocukların gerek kas gerek kemik oluşumu ve gelişimi için süt son derece ideal bir besindir. Sütün çocuğa bir diğer katkısı da çocuklarda boy uzamasına yardımcı olması ve zihinsel gelişimlerine çok yaralı olmasıdır. Günümüzde kapalı paketlerde ve her yerde satılan süt ve süt ürünlerine istenilen zamanda ulaşıla bilir fakat bu sütlerinde çeşitli markaları vardır ve çocuğumuz için en kaliteli ve en sağlıklı ortamlardan getirilmiş sütlerin seçilmesinde dikkatli olmalıyız.

Anne ve babalar bu konuda dikkat etmeli ve çocuklarının gelişimine katkıda bulunacak bu ürünleri özenle seçmelidir. Su katılmış ya da katkı maddesi bulunan ürünlerden uzak durulmalı ucuz diye bilmediğimiz marka ve ürünlerden uzak durmalıyız insan sağlığının hiçe sayıldığı günümüzde bu tür oyunlara aldanmamalı TSE damgası bulunmayan ve sağlık bakanlığının onayı alınmamış ürünlerden uzak durmalıyız.
Çocuklarımızın sağlığını korumalı ve sağlığı açısından son derece önemli olan bu nimetten zarar görmeden yararlanmasını sağlamalıyız. Devletimizin de bu konuda dikkatli olması ve çocuklarımızın bebeklerimizin sağlığını hiçe sayan şahıslara fırsat vermemesi ve onlara engel olması gerekmektedir.

Çocuk gelişiminde değer kazanımı

Dünyaya ilk gözlerimizi açışımızda ilk nefes alışımızda ilk olarak yanımızda olan anne ve babamız bizim ilk değerleri kazandığımız insanlardır. Çocuklar genelde bu şekilde ilk olarak anne ve babalarına bakarak onları taklit ederek değerler kazanırlar. Bu dönemde anne ve babanın örnek olarak alınması sebebiyle anne ve babanın kendilerine dikkat etmeleri, hareketlerinde de bir o kadar seçici olmaları gerekmektedir bunun sebebiyse çocuğun çevresinin ilk olarak aile içi olması ve ilk pozitif ya da negatif değerleri kazandığı ortamın burası olmasıdır. Burada kazanılan değerler çocuğun bütün bir yaşamını etkileyeceği için ailelerin daha dikkatli olmaları gerekmekte ve bu durumun çocuk gelişimi sırasında psikolojik etkilere sebep olacağıda unutulmamalıdır.

Değerlerin diğer kazanım şekliyse çocuğun yaptığı harekete verilen tepkiler ve takınılan tavırlardır. Bu durumda anne ve babanın ya da sosyal çevrenin çocuğun yapmış olduğu harekete verdiği tepki de önem kazanmaktadır çocuğun her yaptığını onaylamak ya da onun kırılmaması için onu düşündüğünüz için her dediğini yapmak ona faydadan çok zarar sağlamaktadır maalesef.

Bundan dolayı ona açık açık neyi yapması gerektiği ya da yapmaması gerektiğini söylemek gerekmektedir. Diğer bir meseleyse eskiden değerlerin aile içinde nesilden nesile aktarılıyorken şimdiki zamanda anne ve babanın bunda zorlanması ve çaba gerektirmesidir. Anne ve baba değişen değerleri de göz önünde bulundurarak çocuklarını sağlıklı bir biçimde yetiştirmeli ne çok aşırı nede çok gevşek davranmalıdır.

Çocuk gelişimi ve önemi

Yarınlarımız olan çocuklarımız bizim her şeyimizdir ve onların üzerine titrememiz gerekmektedir. özelliklede gelişim dönemindeki gençlerimiz doğru alanlara ve doğru olan şeylere yönlendirilmez ve gelişimini sağlıklı bir biçimde tamamlamazsa topluma yararlı fertler, sağlıklı fertler yerine olumsuz tavırlar takınan negatif, bencil bireyler yetişebilir. Çocuğun gelişim sürecinde her an yanında olan anne bu gelişim sırasında çok önemli bir yer arz etmektedir annenin eğitimi duruşu toplumdaki statüsü bile bu gelişimi etkilemektedir. Annenin ve babanın bu dönemdeki davranışları çocuğun gelişim aşamasında olduğunun farkında olarak her an izlendiklerinin ve bir model olarak incelendiklerinin farkında olarak şekillenmelidir.

Anne ve babanın olumsuz tavır takınmaları çocuğu da etkilemekte ve psikolojik izler bırakmakta bunun sonucunda da çocuğun şiddet eğilimli bir şekilde yetiştiği görülmektedir. Özelliklede aile içinde anne babanın ya da diğer fertlerin bir birleriyle olan ilişkileri bile çocuğu etkilemektedir.
Aile içindeki olumsuzlukların yanı sıra çocuğun gelişiminde önemli olan bir diğer faktörse çocuğun çevresinde ki yaşadıkları ve sosyal olaylardır. Eğer anne ve babanın çocuklarının yaşadığı çevreden arkadaşlık ettiği kimselerden haberi olmaz bu durumu kontrol altına almaz ise buda olumsuz sonuçlar doğura bilir. Kötü arkadaş çevresi ve olumsuz ortamlar çocuğun gelişim sürecinde negatif bir tavır takınmasını sağlaya bilir ve olumsuz sonuçlar doğura bilir.

Bir diğer gelişimi etkileyen faktörse çocuğun gelişimi sırasında oynadığı oyunlar izlediği programlar ve dinlediği şarkılardır anne ve babaların bu konularda dikkatli davranmaları çocuklarımızın sağlıklı bir şekilde gelişmesini ve topluma kazandırılması için önemlidir.

Öğrenciyi ders çalışmak için motive etmek

Günümüzde ailelerin en çok şikâyetçi oldukları konuların başında, ders çalışmak istemeyen çocukları gelmektedir. Çocuklarının ders çalışmamasına anlam veremeyen ve tüm suçu çocuklarının üstüne yükleyen aileler, bu sorunun çözülmesinden çok daha da ilerlemesine sebep olmaktadırlar. Bu makalemizde öğrencileri ders çalışmaktan alı koyan etmenler ve bu durumlara karşı alınabilecek önlemlerden, motive edecek durumlardan bahsedeceğiz.

Öğrencilerin ders çalışamamasında asıl sebep, çalışacak ortamın oluşturulması ve buna önlem olarak alıkoyacak etmenlerin ortadan kaldırılması gerekmektedir. Motive düşüklüğü yaşan öğrencilerin ortak sonuçlarından biri de, ilgisiz anne ve babalarının olmasıdır. Anne ve babalar çocuklarının eğitim dönemlerinde ellerinden gelenleri yaparak, ileriki dönemlerde kendilerini suçlayacak etkenleri ortadan kaldırabilmelidirler.

Öncelikli olarak, öğrencinin çalışabileceği bir odanın olması gerekmektedir. Bu oda tamamen öğrenciye ait olmalıdır. Öğrenci, odayı sahiplenmeyi bilmeli ve odayı ders çalışmak için kullanabilmelidir. Oda kurulurken öğrencinin motivasyonunu ve derse olan ilgisini bozacak her türlü etmeni ortadan kaldırmak gerekir. Bunun içinde titiz davranılmalıdır. İlk olarak odadaki ışıklandırılmanın iyi ayarlanması gerekir. Işık ne çok, ne de az olmamalıdır. Genellikle beyaz ışık kullanılmalıdır. Bunun dışında odanın sıcaklığı da önemlidir. Çünkü öğrenci aşırı sıcakta gevşer, aşırı soğukta ise üşür. Bu sebeple dersine odaklanamaz. Bu durumda öğrencinin geleceğini olumsuz bir şekilde etkileyebilmektedir. Ailelerin en çok yaptıkları hatalardan biri de çocuklarını başka çocuklarla kıyaslamalarıdır. Öğrencilerinizi motive etmek için mutlaka cezalandırma ve ödüllendirme işlemlerini kullanmalısınız. Ödevleri yaptıktan sonra onlara küçükte olsa, hediyeler vermek çocuğun derse olan ilgisini arttıracaktır.

Eğitim döneminde öğrencilerde görülen davranış bozuklukları

Ülkemizde ve dünya üzerinde verilen eğitimlerde temel amaç, topluma faydalı bireyler yetiştirmektir. Fakat bu durum bazı zamanlarda istenilen sonuçları verememektedir. Bu yazımızda sizlere eğitim döneminde çocuklarda görülen davranış bozukları ve bunların sebeplerinden bahsetmeye çalışacağız.

Eğitim döneminde, öğrencilerin davranışlarında bazı bozukluklar meydana çıkmaktadır. Fakat bu durum sebebi bilinmediğinden, bilinçsiz bir şekilde tekrarlanıp, alışkanlık meydana çıkarmaktadır. Bu davranış bozukluklarının başlıca belirtileri; kıskançlık, yalan söyleme ve küfür etmektir.

Kıskanç Olmak: Özellikle ilköğretim çağındaki öğrencilerde görülen bu durum, bir öğrencinin diğer bir öğrenciyi kıskanmasıyla ortaya çıkmaktadır. Öğrenci, diğer öğrencinin kendinden üstün olduğu ve ona ayrıcalık tanındığı düşüncesine kapılır. Burada, devreye öğretmenin girmesi ve tüm öğrencilere eşit davranması gerekmektedir. Bu sebeple öğrenci diğer öğrencinin, her türlü hareketi öğretmene şikâyet etme gereği duyar ve bu sayede diğer öğrencinin, öğretmenin gözünden düşmesini istemektedir. Bu sorun öğretmenin öğrencileriyle birebir ilişkide olmasıyla çözülebilir.

Yalan Söylemek: İlkokul çağında öğrencilerin çoğu, yalan söyleme eğiliminde bulunmaktadırlar. Bunun sebebi ise otorite korkusundandır. Okula geç kalan öğrenci, başka bahaneler üreterek yalan söylemeye başlar. Sorun, okul yöneticilerinin ve öğretmenlerin sistemi elden geçirmesiyle ve öğrencileri sıkmayacak şekilde yönetmeliklere uymasıyla çözülecektir.

Küfür Etmek: Küfür etme eylemi, hemen her dönem öğrencilerinde görülen bir davranış bozukluğudur. Kendini tehdit altında hisseden öğrenci, bu durumdan sıyrılmak amacıyla, öfkesine yenilerek küfür eder. Küfür etme eylemi, genellikle sosyal çevreden gelen bir etkileşimdir. Küfür eden öğrencinin çevresinde mutlaka küfür eden bireyler vardır. Bu sorunun çözümü öğrenciyi bu çevreden soyutlamaktır.

Bir öğrenci sınava nasıl hazırlanmalıdır?

Her öğrenci okula giderek, ders çalışarak ve projeler üreterek kendilerine iyi bir gelecek için yatırım yaparlar. Bir öğrenci okul hayatında ve günlük yaşantısında ne kadar başarılı olursa olsun, onların geleceklerini asıl belirleyecek olan sürekli olarak girdikleri sınavlardır. Sınavların öğrencilerin geleceklerindeki yeri oldukça önemlidir. Geleceğimiz için bu denli önemli olan sınavlar, doğru ve zamanlı çalışılarak doğru ve olumlu sonuca ulaşılabilir. Sınavlar, çocuklar ve gençler için bu kadar önemliyken asıl çözüm bulunması gereken konu bu öğrencilerin sınavlara nasıl hazırlanması gerektiğidir.

Ülkemizde ve dünya üzerinde, sınavlara hazırlanan öğrenciler için birçok yaşam koçu ve uzmanlar verdikleri desteklerle öğrencilerin sınava daha doğru bir şekilde hazırlanmalarını sağlamaktadır. Uzmanların üzerinde durdukları en önemli unsur hedeftir. Öğrencileri sürekli olarak hedefleri doğrultusunda yol gösterirler. Çünkü gelecekteki yaşantılarımız için nasıl bir yol izlemeli, hangi adımları atmamız gerektiği konularına hedeflerimiz doğrultusunda doğru cevaplar bulabiliriz. Örnek verecek olursak, bir öğrenci öğretmen ya da polis olmak istiyorsa bu yolda bir hedef koymalı ve o hedefe doğru uygun yöntemlerle ilerlemelidir. Eğer seçtiği meslek dalında herhangi bir hedefi yoksa bu ileriki aşama da tercih yaparken kararsızlığa düşmelerine sebep olacaktır. Öncelikle sınava çalışmaya başlamadan önce kesin idealler ortaya koymalısınız. Örneğin, şu kadar puan alacağım, şu üniversitede okuyacağım gibi hedefler koyulmalıdır. Daha sonra kendinize bir çalışma programı hazırlamalısınız ve sistemli olarak zaman dilimlerine ayırmalısınız. Bu sayede günde 6 saat çalışmak yerine, 3 saat düzenli ve sistemli bir şekilde çalışarak sınava hazır hale gelebilirsiniz.

Sorunlu değil, soru(m)lu çocuk olsun

Sorunlu değil, soru(m)lu çocuk olsun Birçok alışkanlıkların çocuklara kazandırılması için mutlaka doğru eğitim …

Çocuğunuz Tembel mi?

Çocuğunuz Tembel mi? Ders çalışmayan çocuklara en çok yakıştırılan laflardan bir tanesi de tembel kelimesidir. …

Çocuklarınızı İlk 3 Yıl Teknolojiden Uzak Tutun

Çocuklarınızı İlk 3 Yıl Teknolojiden Uzak Tutun Çocuklarınıza teknoloji konusunda sınır koymanız üzerinde duran …